a person who gets something

listen to the pronunciation of a person who gets something
English - Turkish

Definition of a person who gets something in English Turkish dictionary

receiver
(Kanun) yediadl
receiver
(Avcılık) kubuz
receiver
karşılayıcı
receiver
tahsildar (vergi, gümrük)
receiver
toplayıcı
receiver
alan
receiver
ahize

Tom alısün ahizesini alıp kulağına koydu. - Tom picked up the telephone receiver and put it to his ear.

Endişeli ev hanımı telefonun zilini duydu ve hemen ahizeyi kaldırdı. - The worried housewife heard the telephone ring and quickly picked up the receiver.

receiver
almaç
receiver
tahsildar
receiver
çalıntı mal alıp satan kimse
receiver
(Tıp) Gaz v.s. muhafaza eden kab
receiver
(Askeri) Mekanizma, sandık, alıcı, telsiz
receiver
(Askeri) ALMAÇ: Telsiz telefon veya telgraf mesajlarını alan alet veva cihaz
receiver
{i} alıcı, reseptör
receiver
{i} icra memuru
receiver
davalı malları idareyle görevli kimse
receiver
distilasyonda toplama kabı
receiver
receivership davalı mal
receiver
(isim) alıcı, kabul eden kimse, ahize, tahsildar (vergi, gümrük), icra memuru, yediemin, yataklık eden, toplama kabı (distilasyon)
English - English
receiver
recipient
a person who gets something

    Hyphenation

    a per·son who gets some·thing

    Turkish pronunciation

    ı pırsın hu gets sʌmthîng

    Pronunciation

    /ə ˈpərsən ˈho͞o ˈgets ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ə ˈpɜrsən ˈhuː ˈɡɛts ˈsʌmθɪŋ/
Favorites