a person who by means of travel searches out new information

English - Turkish

Definition of a person who by means of travel searches out new information in English Turkish dictionary

Related Terms

explorer

kaşif

Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu. - The voices coming from the jungle frightened the explorers.

Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu. - Christopher Columbus wasn't an explorer because he loved the sea. He was an explorer because he hated Spanish jails.

explorer

{i} kâşif

James Cook bir İngiliz kaşifti. - James Cook was a British explorer.

Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu. - The voices coming from the jungle frightened the explorers.

explorer

(Tıp) Dişte çürük, yenme v.b. durumları tesbite yarayan sivri uçlu dişçi aleti

explorer

{i} (keşifte bulunmak amacıyla) (bir bölgeyi) dolaşan kimse

explorer

{i} araştırmacı

Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı. - The explorers began to suffer from a severe lack of food.

Araştırmacılar yolculuklarına devam ettiler. - The explorers continued their journey.

explorer

(Tıp) Araştırma ve muayenede kullanılan herhangi bir alet

English - English

Definition of a person who by means of travel searches out new information in English English dictionary

explorer

Hyphenation

a per·son who by means of trav·el searches out new in·for·ma·tion

Turkish pronunciation

ı pırsın hu bay minz ıv trävıl sırçîz aut nyu înfôrmeyşın

Pronunciation

/ə ˈpərsən ˈho͞o ˈbī ˈmēnz əv ˈtravəl ˈsərʧəz ˈout ˈnyo͞o ənˈfôrˈmāsʜən/ /ə ˈpɜrsən ˈhuː ˈbaɪ ˈmiːnz əv ˈtrævəl ˈsɜrʧɪz ˈaʊt ˈnjuː ɪnˈfɔːrˈmeɪʃən/