a person; an individual

listen to the pronunciation of a person; an individual
English - Turkish

Definition of a person; an individual in English Turkish dictionary

fellow
emsal
fellow
kişi
fellow
dost

Sami dostu olan itfaiyecilerle takılıyordu. - Sami hanged out with his fellow fire fighters.

fellow
adam

Fred tembel bir adam. - Fred is a lazy fellow.

Böyle bir adamla tartışılmayacağını bilecek kadar akıllı olmalısın. - He ought to know better than to quarrel with such a fellow.

fellow
arkadaş

O gerçekten hoş bir arkadaş fakat ondan hoşlanmıyorum. - He's quite a nice fellow but I don't like him.

O her zaman iş arkadaşlarından izole edilmiştir. - He is always isolated from his fellow workers.

fellow
hemcins
fellow
insan

O, çok unutkan bir insandır. - He is a very forgetful fellow.

fellow
{i} tek

Sana selam teklif ediyorum ve aramızdaki arkadaşlık yoluyla barış olabilir mi. - I bid you greetings and may there be peace through fellowship between us.

Tek yapmanız gereken, kendinizi diğer arkadaşın yerine koyma yeteneğini geliştirmek. - All you have to do is to cultivate the ability to put yourself in the other fellow's place.

fellow
{i} akademi üyesi
fellow
(sıfat) eş, aynı tür, ortak
fellow
refik
fellow
{i} herif

Bu herif bir sanatçı! - This fellow is an artist!

O, çok tembel bir heriftir. - He is such a lazy fellow.

fellow
aynı şe
fellow
yurttaş
fellow
{i} akran
fellow
{i} sevgili
fellow
doktora veya bilimsel araştırma bursu alan kimse
fellow
{s} ortak
English - English
fellow
a person; an individual
Favorites