a period of time not very long; a while; a time

listen to the pronunciation of a period of time not very long; a while; a time
English - Turkish

Definition of a period of time not very long; a while; a time in English Turkish dictionary

season
sezon

Sezonun çoğu günü ava gitti. - They went hunting most days of the season.

Tom yağışlı sezonu sevmez. - Tom doesn't like the rainy season.

season
{i} mevsim

Bir yılda dört mevsim vardır. - There are four seasons in one year.

Onun sahneye ilk çıkışı mevsimin en büyük sosyal olayı idi. - Her debut was the biggest social event of the season.

season
{f} baharatını katmak
season
alıştırmak
season
vakit
season
eğitmek
season
uygun zaman
season
yumuşatmak
season
(with ile)yemeğe baharat koymak
season
devre
season
{f} lezzet ver
season
{f} terbiyelemek
season
(isim) sezon, mevsim, zaman, vakit
season
lezzet vermek için baharat katmak
season
{f} kurumak
season
{i} mevsim: summer season yaz mevsimi
season
{f} olgunlaşmak
season
{f} tatlandırmak
season
{i} mevsim, sezon, etkinlik dönemi
English - English
season
a period of time not very long; a while; a time
Favorites