İnsanları değiştiremezsin. Onlar kendileri değişmek zorundalar.
- You can't change people. They have to change themselves.
Ben sadece işlerin değişmek zorunda olmamasını diliyorum.
- I just wish things didn't have to change.
Onu değiştirmek istiyorum.
- I want to change that.
Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
- They had to change their schedule because the train arrived late.
Havada ani bir değişiklik vardı.
- There was a sudden change in the weather.
Herhangi bir değişiklik var mı?
- Have there been any changes?
İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- Man's skin is very sensitive to temperature changes.
AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
- I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.