a parting; a separation; a division

listen to the pronunciation of a parting; a separation; a division
English - Turkish

Definition of a parting; a separation; a division in English Turkish dictionary

shed
baraka

Onlar ya barakada ya da mağarada. - They're either in the shed or in the den.

shed
{i} kulübe

Tom araç kulübesinde saklandı. - Tom hid in the tool shed.

Kurnaz hırsız bir alet kulübesinde saklandı. - The crafty thief hid in a tool shed.

shed
{f} akıtmak
shed
kan akıtmak
shed
shed blood kan dökmek
shed
{f} değiştirmek (deri)
shed
geçirmemek (su)
shed
{f} yaymak
shed
{f} dök

Hikayeyi dinlerken gözyaşı döktü. - She shed tears while listening to the story.

Kızlar, romanı okuduktan sonra gözyaşı döktüler. - The girls shed tears after reading the novel.

shed
çıkarmak
shed
(Çiçek, yaprak) dökmek

A tree sheds leaves in autumn.

shed
hangar/kulübe
shed
(isim) baraka, kulübe, sundurma, ahır, hangar, odunluk
shed
{f} (su) geçirmemek
shed
önle/saç/dök
shed
{i} ahır

Norveç'in çok sayıda boş sığır ahırları var. - Norway has many old empty cattle sheds.

shed
dağıtmak
shed
{f} (shed, --ding)
English - English
shed
a parting; a separation; a division
Favorites