a part, portion, or subdivision

listen to the pronunciation of a part, portion, or subdivision
English - Turkish

Definition of a part, portion, or subdivision in English Turkish dictionary

department
{i} daire

Bizim dairenin başkanı Tom Jackson adında bir adam. - The head of our department is a man named Tom Jackson.

Ülkemize ne borçlu olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Vergi dairesi bize bildirir. - We all know what we owe to our country. The tax department lets us know.

department
{i} bölüm

Benim bölüm şefimdir. - He is the chief of my department.

Bu öğrenim hibesi bana bölüm konseyi tarafından verildi. - This study grant was given to me by the departmental council.

department
{i} departman

Araştırma müdürü, departmana yeni bir ürünü test etmede esaslı bir iş yaptırdı. - The research director had the department do a thorough job in testing the new product.

O departman sorumlusudur. - He's in charge of the department.

department
{i} bakanlık
department
(Askeri) DAİRE: Kara Ordusu idari branşlarından herhangi biri. Örneğin; Sağlık Dairesi "Medical Department"
department
{i} bölge

Colonia ülkenin güney-batısında yer alan bir Uruguaylı bölgedir. - Colonia is a Uruguayan department situated in the south-west of the country.

department
(Eğitim) ana bilim
department
(Ticaret) işlem merkezi
department
(Eğitim) anabilim dalı
department
(Eğitim) anabilim
department
dal
department
şube

Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi? dedi. - In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department?

department
kol
department
kısım
department
reyon
department
{i} bakanlık, vekâlet
English - English
department
a part, portion, or subdivision
Favorites