a object firmly fixed in place (especially in a household)

listen to the pronunciation of a object firmly fixed in place (especially in a household)
English - Turkish

Definition of a object firmly fixed in place (especially in a household) in English Turkish dictionary

fixture
{i} demirbaş

O yüksek toplum partilerinin tümünde bir demirbaştır. - She's a fixture at all the high-society parties.

fixture
armatür
fixture
segman pensesi
fixture
(Kanun) anlaşma yapılması
fixture
aydınlatma uzaklığı
fixture
sabitlik
fixture
tamamlayıcı parça
fixture
(İnşaat) bağlantı düzeneği
fixture
(Spor) müsabaka
fixture
fikstür

Çalışmak için burada olmak yerine onun burada sadece kalıcı bir fikstür olduğunu anlarsın. - Instead of being here to work, you get the sense that he's simply a permanent fixture here.

fixture
{i} İng., spor müsabaka
fixture
{i} tesisat
fixture
{i} bağlama
fixture
{i} sabit eşya
fixture
sabit şey
fixture
{i} (bir yapıya/odaya ait) sabit eşya
fixture
demirbaş/fikstür
English - English
fixture
a object firmly fixed in place (especially in a household)
Favorites