Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a number of vertices in a graph

listen to the pronunciation of a number of vertices in a graph
English - Turkish

Definition of a number of vertices in a graph in English Turkish dictionary

order
{f} sipariş vermek

Sipariş vermek istediğinizde bana söyleyin. - Tell me when you'd like to order.

Garson, sipariş vermek istiyorum. - Waiter, I'd like to order.

order
{i} sipariş

Siparişinizi alabilir miyim, lütfen? - May I have your order, please?

Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir. - A totally ordered set is often called a chain.

order
{i} şeref rütbesi
a number of
bir kaç
order
{i} dizi
order
(Biyoloji,Gıda) takım

Yarışa katılmak için yeni bir takım kuruldu. - A new team was formed in order to take part in the race.

Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir. - A totally ordered set is often called a chain.

order
{i} paso
a number of
birtakım

Birtakım nüfuz sahibi arkadaşlarım var. - I have a number of influential friends.

Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu. - Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.

order
buyrultu
order
düzenini sağlamak
order
düzensiz

Onun odası her zaman düzensizdir. - His room is always out of order.

Uçağın kontrolleri düzensizdi. - The controls of the plane were out of order.

order
(Kanun) hükmetmek
a number of
birkaç

Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler. - Tom and Mary have gone swimming together a number of times.

Tom birkaç yıl önce öldü. - Tom died a number of years ago.

order
durum

Oda kusursuz durumda. - The room is in immaculate order.

Sami'nin SUV'u mükemmel çalışır durumda. - Sami's SUV is in perfect working order.

order
ısmarlama

Ne ısmarlamak istiyorsunuz,beyler? - What do you wish to order, gentlemen?

Ben bunu ısmarlamadım. - I did not order this.

order
rütbe
order
havale

Onu Boston'dan posta havalesi ile aldım. - I got it mail order from Boston.

order
sınıf

Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar. - They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.

Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti. - He ordered the boys not to shout in the classroom.

order
tertip
a number of
Bir dizi

Fadıl, Leyla'dan bir dizi mektup aldı. - Fadil received a number of letters from Layla.

O, bir dizi heyecanlı dedektif hikâyesi yazdı. - He has written a number of exciting detective stories.

a number of
bir miktar

Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti. - Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.

Bir miktar kitap çalındı. - A number of books were stolen.

order
(n) sipariş
order
{i} cins, çeşit
order
(Mukavele) talep, sipariş; düzenleme; emir
order
(Tekstil) ısmarlamak, sipariş etmek
English - English
order
a number of
Several of

I spoke with a number of them about it.

a number of
Several

A number of people have commented on it.

a number of
several, numerous, many