a number of people taken collectively

listen to the pronunciation of a number of people taken collectively
English - Turkish

Definition of a number of people taken collectively in English Turkish dictionary

lot
birçok

Yolda birçok hayvan gördü. - He saw a lot of animals on the road.

Birçok müşteri danışma için avukata gelirler. - A lot of clients come to the lawyer for advice.

a number of
bir kaç
lot
{i} grup; parti (mal)
lot
{i} tic. (mal) parti
a number of
birtakım

Birtakım nüfuz sahibi arkadaşlarım var. - I have a number of influential friends.

Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu. - Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.

lot
film stüdyosu
lot
(Askeri) kafile
lot
behre
lot
çok miktar

O, bankaya çok miktarda para yatırdı. - He deposited a lot of money in the bank.

Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir. - Australia exports a lot of wool.

lot
üleş
lot
öbek arsa
lot
yığın
a number of
birkaç

Birkaç yolcu yaralandı. - A number of passengers were injured.

Birkaç arkadaş onu uğurladılar. - A number of friends saw him off.

lot
talih

Sami bir piyango talihlisiydi. - Sami was a lottery winner.

lot
aynı türden eşya türkümü
lot
arsa

Güney Fransa'da dağın yamacında emeklilik evi yapmayı planladığım küçük bir arsa aldım. - I bought a small lot on the hillside in Southern France where I plan to build a retirement home.

Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip. - Tom owns a lot of land just outside of Boston.

lot
ad çekme
lot
hepsi

Çok param vardı ama hepsini harcadım. - I had a lot of money, but spent everything.

Onların hepsi otoparkta bekliyor. - They all are waiting in the parking lot.

a number of
Bir dizi

Fadıl, Leyla'dan bir dizi mektup aldı. - Fadil received a number of letters from Layla.

O, bir dizi heyecanlı dedektif hikâyesi yazdı. - He has written a number of exciting detective stories.

lot
öbek
lot
Lut peygamber. Hz. Lut
a number of
bir miktar

Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti. - Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.

Bir miktar kitap çalındı. - A number of books were stolen.

lot
(Askeri) KAFİLE: Hepsi aynı şartlar altında imal edilmiş ve aynı kafile numarası verilmiş bir malzeme miktarı
English - English
lot

a bad lot.

a number of
Several of

I spoke with a number of them about it.

a number of
Several

A number of people have commented on it.

a number of
several, numerous, many
a number of people taken collectively

    Hyphenation

    a num·ber of peo·ple tak·en col·lec·tive·ly

    Turkish pronunciation

    ı nʌmbır ıv pipıl teykın kılektîvli

    Pronunciation

    /ə ˈnəmbər əv ˈpēpəl ˈtākən kəˈlektəvlē/ /ə ˈnʌmbɜr əv ˈpiːpəl ˈteɪkən kəˈlɛktɪvliː/
Favorites