Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a number of edges in a graph

listen to the pronunciation of a number of edges in a graph
English - Turkish

Definition of a number of edges in a graph in English Turkish dictionary

size
büyüklük

Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik. - We arranged the books according to size.

Tom'un evi Mary'ninkiyle hemen hemen aynı büyüklükte. - Tom's house is about the same size as Mary's.

size
Boyut

Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır. - A person's heart is approximately the same size as their fist.

Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar. - Your book is double the size of mine.

size
ölçü

Ayakkabı ölçün nedir? - What's your shoe size?

Tom Mary'nin ayakkabı ölçüsünü bilmiyor. - Tom doesn't know what Mary's shoe size is.

size
ebat

Bu elbise, üç ebatta gelir. - This dress comes in three sizes.

Tom, doğru ebatta alyan anahtarı olmadığı için karyolanın montajını yapamadı. - Tom couldn't assemble the bed because he didn't have the right sized Allen key.

size
büyüklük, boyut boyut
size
{f} büyüklüğüne göre ayırmak
size
fi
a number of
bir kaç
size
{i} önemli miktar
size
{f} sertleştirmek (şapka)
size
Sığa
a number of
birtakım

Birtakım nüfuz sahibi arkadaşlarım var. - I have a number of influential friends.

Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu. - Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.

size
aharlamak
size
haşıl
a number of
birkaç

Tom birkaç yıl önce öldü. - Tom died a number of years ago.

Birkaç yolcu yaralandı. - A number of passengers were injured.

size
ahar
size
hacim
a number of
Bir dizi

Fadıl, Leyla'dan bir dizi mektup aldı. - Fadil received a number of letters from Layla.

Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı. - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.

a number of
bir miktar

Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti. - Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.

Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu. - The councilor tabled a number of controversial motions.

size
cesamet
size
istenilen ebatta kesip biçmek
size
{i} (ayakkabı için) numara; (elbise için) beden; (şişe/kutu için)boy: What size shoe do you want? Kaç numara ayakkabı
size
size upkdili
size
(fiil) büyüklüğüne göre ayırmak, çirişlemek, tutkallamak, sertleştirmek (şapka)
English - English
size
a number of
Several of

I spoke with a number of them about it.

a number of
Several

A number of people have commented on it.

a number of
several, numerous, many
a number of edges in a graph

    Hyphenation

    a num·ber of edges in a graph

    Turkish pronunciation

    ı nʌmbır ıv ecız în ı gräf

    Pronunciation

    /ə ˈnəmbər əv ˈeʤəz ən ə ˈgraf/ /ə ˈnʌmbɜr əv ˈɛʤəz ɪn ə ˈɡræf/
Favorites