Definition of a nature spirit, ancestor or house spirit (see brownie ) revered in heathenry in English Turkish dictionary
- ghost
- hayalet
Gerçekten hayaletlere inanır mısınız?
-Do you really believe in ghosts?
Jody sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
-Jody looks as if she had seen a ghost.
- ghost
- {i} ruh
Mary bir hayalet ya da ruhu sırtına dokunmuş gibi hissetti.
-Mary felt as if a ghost or spirit had touched her back.
- ghost
- (Biyokimya) alyuvar zarı
- ghost
- yankı imgesi
- ghost
- hortlak
Benim yatağım büyük ve hortlaklar gelir ve gün boyunca onun üzerinde uyur.
-My bed is large, and ghosts come and sleep on it during the day.
Tıpkı gerçek hortlaklar olduğu gibi gerçek aşk vardır; her insan onun hakkında konuşur, çok az sayıda insan onu görmüştür.
-There is real love just as there are real ghosts; every person speaks of it, few persons have seen it.
- ghost
- ghost writer bir diğerinin hesabına ve onun ismi altında makale veya kitap yazan kimse
- ghost
- ghost town ahalisi olmayan metruk kasaba
- ghost
- {f} başkasının adına yazmak
- ghost
- heyulâ
- ghost
- {f} peşinde koşmak
- ghost
- {f} niteliksiz yazılar yazmak
- ghost
- {i} iz
- ghost
- {i} eser
- ghost
- ruh teslim etmek
- ghost
- give up the ghost ölmek
Related Terms
Definition of a nature spirit, ancestor or house spirit (see brownie ) revered in heathenry in English English dictionary
- ghost
Before all else, we speak to the land to the ghosts and spirits of this place known to many as pixies, fairies, brownies, or elfs. (Math Jones).