a native; an aboriginal

listen to the pronunciation of a native; an aboriginal
English - Turkish

Definition of a native; an aboriginal in English Turkish dictionary

natural
{s} doğuştan

Kediler doğuştan avcılardır. - Cats are natural-born hunters.

Tom doğuştan liderdir. - Tom is a natural-born leader.

natural
{s} doğal

Kelimesi kelimesine direkt çeviriler değil, doğal görünen çeviriler istiyoruz. - We want natural-sounding translations, not word-for-word direct translations.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir. - China is rich in natural resources.

natural
{s} tabii

Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz. - Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.

Asıl amaç buysa bilmem tabii. - If that is the real aim, naturally I would not know about that.

natural
tabiata uygun
natural
cibilli
natural
olağan
natural
doğuştan yetenekli kişi
natural
doğaya özgü
natural
(Tıp) Sun'i veya patoljik olmayan
natural
asıl

Asıl amaç buysa bilmem tabii. - If that is the real aim, naturally I would not know about that.

natural
dili doğuştan hünerli kimse
natural
{s} doğuştan olan. i., k.dili. doğuştan yetenekli kimse
natural
öz çocuk
natural
suni olmayan
natural
(Tıp) Tabii, normal
natural
doğuştan budala
natural
natura
English - English
natural
a native; an aboriginal
Favorites