a native or inhabitant of western europe; a european; a term used in the levant

listen to the pronunciation of a native or inhabitant of western europe; a european; a term used in the levant
English - Turkish

Definition of a native or inhabitant of western europe; a european; a term used in the levant in English Turkish dictionary

frank
{i} frenk
frank
içten
frank
{s} samimi

Sen samimi olmalısın, onlar sana bir arkadaş gibi davranırlar. - You should be frank, and they will treat you as a friend.

Personel toplantıda samimi bir görüş alışverişinde bulunmuştur. - The staff exchanged frank opinions in the meeting.

frank
pullamak
frank
açıkkalpli
frank
açık sözlü

Tom gerçekten açık sözlü olmamı istiyor mu? - Does Tom really want me to be frank?

Tom o konuda çok açık sözlüydü. - Tom was quite frank about it.

frank
(posta pulunu) damgalamak
frank
(isim) frenk
frank
i., k.dili., bak. frankfurter
frank
{f} (posta pulunu) damgalamak; (zarfın üstüne) posta damgasını veya posta ücretinin ödenmiş olduğunu gösteren bir işareti basmak
frank
parasız göndermek
frank
{s} ücretsiz giden mektup
frank
postada ücretsiz gitm
frank
dili sosis
frank
damgala
frank
(sıfat) açık sözlü, sözünü esirgemeyen, dürüst, içi dışı bir, samimi, ücretsiz giden mektup
frank
(fiil) mektubu ücretsiz gitmesi için damgalamak, ücretsiz göndermek (mektup)
frank
ücretsiz gitmesi için mektupların üstüne atılan imza
frank
{f} mektubu ücretsiz gitmesi için damgalamak
English - English
frank
a native or inhabitant of western europe; a european; a term used in the levant

    Hyphenation

    a na·tive or in·hab·i·tant of west·ern europe; a european; a term used in the Le·vant

    Pronunciation

Favorites