Felicja bir Katowice yerlisidir.
- Felicja is a native of Katowice.
Ania bir Kraków yerlisidir.
- Ania is a native of Kraków.
Arkadaşım doğal olarak Hollandaca konuşur.
- My friend speaks Dutch natively.
Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.
- It's very easy to sound natural in your own native language, and very easy to sound unnatural in your non-native language.
Hala yerel pirinç kekleri yemeyi seven insanlar var.
- There are still people who love eating native rice cakes.
Öğrenmekte olduğunuz dili onların konuştuğu bir ülkeyi ziyaret edemiyorsanız, o dilin ana dilini konuşanların takıldığı ve orada takılmaya başlayacağı bir yerel bar bulun.
- If you can't visit a country where they speak the language you are learning, find a local bar where native speakers of that language hang out and start hanging out there.
Benim ana dilim Japonca'dır.
- My native language is Japanese.
Bizim ana dilimiz Japoncadır.
- Our native language is Japanese.
Ben doğuştan Japonca konuşan bir kadınım. Ancak durum böyle olmasına rağmen, yazarken veya konuşurken bazen hâlâ küçük hatalar yapıyorum.
- I am a native Japanese-speaking woman. But even though this is the case, I sometimes still make small mistakes when I am writing or speaking.
O, doğuştan İngilizce konuşan biridir.
- He is a native English speaker.
Many native artists studied abroad.
The naturalized Norway maple often outcompetes the native North American sugar maple.
The native peoples of Australia are called aborigines.
The native integer size is sixteen bits.
... So he and his wife decided to move back to his native ...
... who prefer to be called Native American ...