Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
- My son tried to become a teller of funny stories.
Bu elbise komik görünebilir ama onu seviyorum.
- This dress may look funny, but I like it.
Yaşam eğlenceli bir şey.
- Life's a funny thing.
Biz televizyonda eğlenceli bir program izledik.
- We saw a funny program on TV.
Onlar bana garip baktılar.
- They looked at me funny.
Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?
- Don't you think that's funny?
Postacının henüz gelmemesi tuhaf.
- It is funny that the mailman hasn't come yet.
Ben tuhaf bir gürültü duydum.
- I heard a funny noise.