Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a name; an appellation; a designation

listen to the pronunciation of a name; an appellation; a designation
English - Turkish

Definition of a name; an appellation; a designation in English Turkish dictionary

title
{i} başlık

Evet, bu başlık alıntı yapılacak. - Yes, this title is to be quoted.

1986'da Sally Ride To Space and Back başlıklı bir kitap yayınladı. - In 1986, Sally Ride published a children's book titled To Space and Back.

title
(isim) başlık, isim, sıfat, ünvan, ad, marka, hak, sahiplik
title
(Bilgisayar) adı

Şarkının adını görüştüler. - They discuss the title of the song.

O bir şarkı söyledi, ki onun adını bilmiyordum. - She sang a song, the title of which I did not know.

title
senet
title
altın borsası
title
görevi
title
konu başlığı
title
{f} isimlendir
title
şampiyonluk
title
serlevha
title
hak
title
{i} isim
title
kitaba ad koymak
title
{i} sahiplik
title
{i} ünvan

Brezilyalı Priscila Meirelles, 2004 yılında Dünya Güzeli ünvanını kazandı. - Priscila Meirelles from Brazil won the title of Miss Earth in 2004.

Biri ondan daha iyi bir ünvanla ortaya çıkabilmeliydi. - Someone should've been able to come up with a better title than that.

title
tasarruf belgiti
title
{i} marka
title
{i} sıfat

İnek sıfatını gururla taşırım. - I would proudly carry the title of nerd.

English - English
title
a name; an appellation; a designation
Favorites