a musket, gun, or cannon; as, a battery of six pieces; a following piece

listen to the pronunciation of a musket, gun, or cannon; as, a battery of six pieces; a following piece
English - Turkish

Definition of a musket, gun, or cannon; as, a battery of six pieces; a following piece in English Turkish dictionary

piece
{i} tane

Fikrimi destekleyecek birkaç tane kanıtım var. - I have a couple of pieces of evidence to support my opinion.

O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi. - She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.

piece
{i} taş (dama)
piece
{i} eser

Bu sanat eseri gerçekten paha biçilmezdir. - This piece of art was really priceless.

O, seramik eser yaparak zengin oldu. - She became rich by making ceramic pieces.

piece
{i} kırıntı
piece
{i} kısa mesafe
piece
kalıp
piece
(Askeri) tek silah
piece
(Satranç) piyadeden yüksek taş
piece
parça

Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazınız. - Please write the answer on this piece of paper.

Tom pastayı altı parçaya böldü. - Tom cut the pie into six pieces.

piece
(isim) parça, tane, bir parça, eser, kırıntı, piyes, iş, tüfek, kısa mesafe, kısa süre, taş (dama), piyondan büyük taş, madeni para
piece
{i} oyun, piyes
piece
{i} satranç piyadeden yüksek taş
piece
(fiil) yamalamak, parça koymak, eklemek, birleştirmek, parçalarını eklemek
piece
(Askeri) TEK SİLAH; TOP: Herhangi bir ateşli silah. Bir topçu silahı, bir makineli tüfek veya bir piyade tüfeğine bu isim verilir
piece
{f} eklemek
piece
{i} örnek
piece
{i} dama taşı
piece
parçalarını bir araya getirerek tamir etmek
piece
{f} parçalarını eklemek
piece
{i} parça, kısım, bölüm
English - English
piece
a musket, gun, or cannon; as, a battery of six pieces; a following piece

    Hyphenation

    a musket, gun, or cannon; as, a Bat·te·ry of six pieces; a fol·low·ing piece

    Pronunciation

Favorites