O, sinema biletini kaybetti.
- He lost his movie ticket.
Onunla sinemaya gitmeye çekindim.
- I hesitated to go to the movie with him.
Filmi görmek istiyorum.
- I'd love to see the movie.
Fransızca bir film görmek istiyorsun, öyle mi?
- You want to see a French movie, right?
Sergi salonumuz genç bayanlarca çok sevildi.
- Our showroom made a hit with young ladies.
Firmamızın sergi salonu bayanlar tarafından çok beğenildi.
- Our company's showroom was a hit with the ladies.
Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
- Her health screening showed no negative results.
Tom'un biyopsi sonuçlarına göre, tümör iyi huyludur.
- The results of Tom's biopsy show that the tumor is benign.
Bay Tsuji'nin TV şovunda söylediği şarkıya ne deniliyor?
- What is that song called that Mr. Tsuji was singing in the TV show?
O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam.
- He puts on a show of being impartial and unbiased, but I think he's just a guy with no opinion of his own.
Dün gece bir meteor yağmuru görmek için iyi bir fırsat sağladı.
- Last night provided a good opportunity to see a meteor shower.
Ne yapabileceğini göstermen için bu büyük bir fırsat.
- This is a big opportunity for you to show what you can do.
Bir araştırma birçok iş adamının öğle yemeğini atladığını göstermektedir.
- A survey shows that many businessmen skip lunch.
Bana işin inceliklerini gösterdi.
- He showed me the ropes.
Filmi videoda izledim.
- I saw the movie on video.
Videoda bir film izledim.
- I watched a movie on video.
Sami bu çocuk TV programını sever.
- Sami loves this children's TV show.
Hangi TV programı en çok seversiniz?
- Which TV show do you like the most?
Let's catch a show.
... So for example, if you've gone to get a movie in the past, ...
... you probably didn't go to a movie store, right? ...