Birazcık heyecan istemez misin?
- Don't you want a little excitement?
Heyecan doruk noktasına ulaştı.
- The excitement reached its peak.
Coşku içerisinde, 30 dakikalık bir show-zamanı çok çabuk geçti.
- In all the excitement the 30 minute show-time passed in a flash.