a motion on or in water, a dizzines

listen to the pronunciation of a motion on or in water, a dizzines
English - Turkish

Definition of a motion on or in water, a dizzines in English Turkish dictionary

swimming
yüzme

Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik. - It was such a hot day that we went swimming.

Yüzmeyi kaymaya tercih ederim. - I prefer swimming to skiing.

swimming
yüzerek

Nehri yüzerek geçen bir genç gördüm. - I saw a boy swimming across the river.

Yüzerek ve sörf yaparak eğlendin mi? - Did you have a good time swimming and surfing?

swimming
yüzme sporu
swimming
yüzücülük
swimming
{f} yüz

Yüzme havuzlarında, su sürekli olarak filtrelerden pompalanır. - In swimming pools, water is continuously pumped through a filter.

Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim. - When I was a child, I often went swimming in the sea.

swimming
yüzme işi, yüzme, yüzücülük
swimming
başa

O nehri yüzerek geçmeyi başardı. - He managed to cross the river swimming.

Nehri yüzerek geçmeyi başardı. - He succeeded in swimming across the river.

swimming
süratle
swimming
dönen yüzen
swimming
yüzmeye ait veya uygun
swimming
sulu
swimming
swimming pool swimming bathyüzme havuzu
swimming
yaşlı swimming hole derede yüzmeye elverişli derin kısım
swimming
yüzmeye yarayan
swimming
swimmingly kolaylıkla
swimming
{i} yüzüş

O, çocukların yüzüşünü izledi. - He watched the boys swimming.

O, çocukların havuzda yüzüşünü izledi. - She watched the children swimming in the pool.

English - English
{n} swimming