a missionary for whom one acted as trainer

listen to the pronunciation of a missionary for whom one acted as trainer
English - Turkish

Definition of a missionary for whom one acted as trainer in English Turkish dictionary

son
oğul

Şimdi büyük oğullar babalarından oldukça bağımsızlar. - The elder sons are now quite independent of their father.

O, oğullarına kötü davrandı. - He behaved badly to his sons.

son
erkek evlat.oğul
son
{i} çocuk

Tom oğluna çocukları yiyen bir canavar hakkındaki hikayeyi anlattı. - Tom told his son the story about a monster that ate children.

Bir çocuk bir şarkıdan daha çabuk ne öğrenir? - What will a child learn sooner than a song?

son
it oğlu it
son
Hay Allah
son
evladım
son
piç oğlu piç
son
Hazreti İsa
son
{i} oğul, erkek evlat
son
son of a gun it kırıntısı
son
oğlu

Küçük oğlum araba sürebiliyor. - My little son can drive a car.

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor. - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.

son
oğlum

Küçük oğlum araba sürebiliyor. - My little son can drive a car.

Oğlumuz savaşta öldü. - Our son died during the war.

son
{i} erkek evlât

Tom bana onun için bir erkek evlat gibi olduğumu söyledi. - Tom told me I was like a son to him.

Bir erkek evlat babasına itaat etmeli. - A son must obey his father.

English - English
son
a missionary for whom one acted as trainer

    Hyphenation

    a mis·sion·a·ry for whom one acted as train·er

    Turkish pronunciation

    ı mîşıneri fôr hum hwʌn äktıd äz treynır

    Pronunciation

    /ə ˈməsʜənˌerē ˈfôr ˈho͞om ˈhwən ˈaktəd ˈaz ˈtrānər/ /ə ˈmɪʃənˌɛriː ˈfɔːr ˈhuːm ˈhwʌn ˈæktəd ˈæz ˈtreɪnɜr/
Favorites