Fadıl bir mayın tarlasına girdi.
- Fadil walked into a minefield.
Mayınlar olduğu için nevigasyon zordu.
- Navigation was difficult because there were mines.
Senin fikrinle benimki arasında temel bir fark vardır.
- There is a fundamental difference between your opinion and mine.
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Your ideas are different from mine.
Yanımda her zaman bir şişe maden suyu taşırım.
- I always carry a bottle of mineral water with me.
Bir maden değerli madenleri bulduğun yerdir.
- A mine is where you find precious minerals.
Bir kömür madeninde yıllarca çalışmaktan hastanın akciğer dokusu hasar gördü.
- The patient's lung tissue was damaged from years of working in a coal mine.
Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
Masadaki hesap makinesi benim.
- The calculator on the table is mine.
Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
- Your plan seems better than mine.
Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır.
- Water, forests, and minerals are important natural resources.
İl, maden kaynaklarınca zengindir.
- The province is rich in mineral resources.
Aminler azotlu bileşiklerdir.
- Amines are nitrogenous compounds.
Onlar bu kasabada 350 yıldır demir çıkardılar.
- They mined iron in this town for 350 years.
Çin'de her gün yaklaşık on milyon ton kömür çıkartılır.
- About ten million tons of coal are mined every day in China.
Madencilik ile ilgili olan Minecraft adlı bir oyun var.
- There’s a game called Minecraft that is about mining.
Crater of Diamonds State Park is the only place in the world where visitors can mine their own diamonds.
We had to slow our advance after the enemy mined the road ahead of us.
... There's a friend of mine who says, ...
... I was there and I brought along a friend of mine ...