a member, joint, bough, border, edge

listen to the pronunciation of a member, joint, bough, border, edge
English - Turkish

Definition of a member, joint, bough, border, edge in English Turkish dictionary

limb
{i} bacak

Yer domuzunun güçlü bacakları ve keskin pençeleri var böylece yüksek hızda toprağa tünel kazabilir. - The aardvark has powerful limbs and sharp claws so it can burrow into earth at high speed.

limb
hale
limb
ağaç dalı
limb
kol
limb
geniş ağaç dalı
limb
kol ve bacak gibi vücuda eklemle bağlı uzuv
limb
{i} kol, dal
limb
eklemli organ,uzuv
limb
(isim) uzuv, kol, bacak, kanat, şube, bent, yaramaz çocuk
limb
herhangi bir şeyin kol veya dalı
limb
{i} ağacın ana dalı
limb
{i} kol ve bacak gibi vücuda eklemle bağlı organ
limb
{i} yaramaz çocuk
limb
limb from limb tamamen be out on the end of a limb desteksiz kalmak
limb
{i} şube
limb
başka bir şeyin kısmı veya vasıtası sayılan kimse veya şey
limb
(Tıp) Kol veya bacak
limb
{i} uzuv

Onun uzuvları neredeyse donmuştu. - His limbs were nearly frozen.

Soğuk uzuvları uyuşturur. - Cold numbs the limbs.

limb
{i} bent
English - English
{n} limb
a member, joint, bough, border, edge
Favorites