Boston'a geri dönmemiz için ulaşımı düzenledim.
- I've arranged transportation for us back to Boston.
Kentin ulaşım sistemi dağıldı.
- The city's transportation system disintegrated.
Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir.
- This place isn't convenient for public transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
- He contrived a means of speaking to Nancy privately.