a man who could read; a scholar; a learned person; a man of letters

listen to the pronunciation of a man who could read; a scholar; a learned person; a man of letters
English - Turkish

Definition of a man who could read; a scholar; a learned person; a man of letters in English Turkish dictionary

clerk
kâtip

Katip bana hatasını itiraf etti. - The clerk admitted his mistake to me.

Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi. - You can get it at the courthouse, the clerk added.

clerk
{i} yazman
clerk
{i} tezgâhtar

Süpermarkette bir tezgahtardır. - She is a clerk in the supermarket.

Mağazanın müşterilere bakması için daha fazla tezgahtara ihtiyacı var. - The store needs more clerks to wait on customers.

clerk
{i} yazıcı
clerk
{i} sekreter

Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor. - For the time being, she is clerking in a department store.

clerk
clerk of the court zabıt katibi
clerk
rahip/satıcı/yazman
clerk
{f} kâtiplik yapmak
clerk
{i} resepsiyonist
clerk
clerkship katiplik
clerk
{f} yazmanlık yapmak
clerk
x satıcılık/katiplik yap
clerk
{i} şef [brit.]
clerk
{f} tezgâhtarlık yapmak
clerk
(İnşaat) memur

Babam bir banka memuru. - My father is a bank clerk.

Onun babası bir banka memuru. - Her father is a bank clerk.

clerk
büro elamanı
clerk
satıcı
clerk
işyar
English - English
clerk
a man who could read; a scholar; a learned person; a man of letters
Favorites