a machine, instrument, agent

listen to the pronunciation of a machine, instrument, agent
English - Turkish

Definition of a machine, instrument, agent in English Turkish dictionary

engine
{i} motor

Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır. - Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.

Motor çalışırken hissettim. - I felt the engine running.

engine
taşıt motoru
engine
motor numarası
engine
lokomotif

Trenin iki tane lokomotifi var. - The train has two engines.

engine
(Askeri) MOTOR, MAKİNA: Arzu edilen fiziki tesiri meydana getirmek için fiziki gücü tatbik eden çeşitli makinalardan biri; özellikle, hareket enerjisini mekanik enerjiye çeviren herhangi bir makina. Örneğin "steam engine" (buhar makinası), "gasoline engine" (benzin motoru) ve "diesel engine" (dizel motoru) gibi. ENGINE CRADLE HOLD-DOWN FITTINGS: VİDALI TESPİT YUVALARI: Bir yük uçağının döşemesinde bulunan dişi vida çekilmiş bir tertibat. Yük ve teçhizatı tespit etmek için, bağlama halkaları bunlara geçirilir
engine
lokomotif/motor
engine
lokomotif deposu
engine
cihaz
engine
{i} itfaiye arabası

Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı. - A crowd soon gathered around the fire engine.

Oradaki insanlar itfaiye arabasına yol açtı. - The people there made way for the fire engine.

engine
makine

Tom makine mühendisi olmak için öğrenim görüyor. - Tom is studying to be a mechanical engineer.

Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir. - A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work.

engine
(Tıp) Belli bir enerji oluşturan alet, makina, cihaz
engine
{i} alet edevat
engine
makina odası fire engine itfaiye arabası
engine
tertibat
engine
makine takmak
engine
motor takmak
English - English
{n} engine
a machine, instrument, agent
Favorites