a location or area

listen to the pronunciation of a location or area
English - Turkish

Definition of a location or area in English Turkish dictionary

spot
{f} lekelemek; leke yapmak
spot
{f} seçmek
spot
projektör
spot
{f} yerine koymak
spot
çiselemek
spot
alacalamak
spot
{f} lekelenmek
spot
mahal

Leyla'nın arabası en son Sami'nin öldürülmesinden bir gün önce mahallede fark edildi. - Layla's car was last spotted in the neighborhood a day before Sami's murder.

spot
benek

Vücudunun her tarafında kırmızı benekler var. - He has red spots all over his body.

Onun kıyafeti mavi ile beyaz benekli. - Her dress is blue with white spots.

spot
çekit
spot
mahkûmiyet
spot
güç durum
spot
bulmak
spot
{f} benek benek olmak
spot
(sıfat) peşin para ile yapılan, hemen teslim edilen
spot
{i} sahne ışığı
spot
yerinde olan
spot
{i} spot
spot
{i} reklâm
English - English
spot

I like to eat lunch in a pleasant spot outside.

a location or area

    Hyphenation

    a lo·ca·tion or ar·e·a

    Turkish pronunciation

    ı lōkeyşın ır eriı

    Pronunciation

    /ə lōˈkāsʜən ər ˈerēə/ /ə loʊˈkeɪʃən ɜr ˈɛriːə/
Favorites