Tom zengin bir aileden geldiğini iddia etti.
- Tom claimed that he came from a rich family.
John tablo üzerinde hak iddia etti.
- John laid claim to the painting.
O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.
- She claims that she knows nothing about him.
John tablo üzerinde hak iddia etti.
- John laid claim to the painting.
Bazıları tam vücut tarayıcılarının dördüncü yasa değişikliğini ihlal ettiğini iddia etmektedir.
- Some claim that full-body scanners violate the Fourth Amendment.
Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
- Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
Goethe iddia etti, yabancı dilleri konuşamayan birisi kendi dilini de bilmez.
- Goethe claimed, one who cannot speak foreign languages does not know one's own language either.