Fadıl ve Leyla kiliselerinin sütunlarıydı.
- Fadil and Layla were pillars of their church.
Büyük bir direk göl manzarasını engelliyor.
- A large pillar obstructs the view of the lake.
Aşar vergisi Fransız Eski rejiminin direklerinden biriydi.
- Tithe was one of the pillars of the French Ancien Régime.
Sami, Toronto'daki kilisesinin önemli bir destekçisidir.
- Sami is a pillar of his church in Toronto.