John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
- How come you know so much about Japanese history?
Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
- There is not much I can do to help, I am afraid.
Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
- It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor.
- Between you and me, Tom's idea doesn't appeal to me very much.
Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
- How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
Mac, benim arkadaşım. O, köpekleri çok sever.
- Mac is my friend. He likes dogs very much.
Büyük bir köprü değildi.
- It wasn't much of a bridge.
Hasta dünkü durumuyla hemen hemen aynı.
- The patient is much the same as yesterday.
Bütün bilmen gereken hemen hemen bu.
- That's pretty much all you need to know.