a lake, boundary

listen to the pronunciation of a lake, boundary
English - Turkish

Definition of a lake, boundary in English Turkish dictionary

mere
{s} sırf
mere
{i} göl
mere
{s} önemsiz
mere
yalnızca

İyimserlik yalnızca bir bilgi eksikliğidir. - Optimism is merely a lack of information.

Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler. - All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.

mere
yalnız

Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler. - All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.

İyimserlik yalnızca bir bilgi eksikliğidir. - Optimism is merely a lack of information.

mere
sadece

Bir köpeğin sadece bakışı onu korkuttu. - The mere sight of a dog made her afraid.

Ben gerçek bir balık değilim, ben sadece tamamen bir peluşum. - I'm not a real fish, I'm just a mere plushy.

mere
safi
mere
merely sadece
mere
{s} katkısız
mere
bataklık
mere
(isim) göl
mere
{s} sade

Ben gerçek bir balık değilim, ben sadece tamamen bir peluşum. - I'm not a real fish, I'm just a mere plushy.

Onu bulmam sadece bir şanstı. - It was a mere chance that I found it.

mere
ancak

Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız. - We're not gods, but mere men.

mere
{s} saf
mere
veya göl
English - English
{n} mere
A boundary
mear
A boundary
bourne
A boundary
mere
A boundary
meer
a lake, boundary
Favorites