a hollow to receive a thing in, a case

listen to the pronunciation of a hollow to receive a thing in, a case
English - Turkish

Definition of a hollow to receive a thing in, a case in English Turkish dictionary

socket
priz

Tom fişi prize taktı. - Tom pushed the plug into the socket.

İki priz, toplantı odası için yeterli değildir. - Two sockets are not enough for a meeting room.

socket
(Diş Hekimliği) Diş kökü yuvası; diş kökünün, alveol kemiği, içinde yerleştiği boşluk
socket
(İnşaat) mil yuvası
socket
oyuk
socket
yuva

Votka içmek için yeni moda tarzı onu doğrudan göz yuvasına dökmektir. Ancak, böyle yapmak ciddi olarak görüşünüze zarar verebilir. - The new trendy way to drink vodka is to pour it directly into your eye socket. However, doing so could seriously damage your vision.

O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı. - When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.

socket
(Mühendislik) yuva, soket, priz
socket
(İnşaat) fiş, yuva
socket
{i} göz çukuru
socket
{i} (Anatomi) oyuk, yuva: eye socket göz yuvası
socket
socket wrench yuvalı anahtar
socket
soket,yuva
socket
(isim) göz çukuru, oyuk, priz, duy, soket, kovan
socket
içine bir şey geçirilen delik veya oyuk
socket
{i} kovan
socket
{i} içine bir şey geçirilen delik/oyuk
socket
yuva veya oyuk açmak
socket
{i} duy
socket
(Tıp) Delik, oyuk, yuva
socket
wall socket duvar prizi
English - English
{n} socket
a hollow to receive a thing in, a case
Favorites