English - Turkish
Definition of a high obstacle in English Turkish dictionary
- vertical
- {s} düşey
- vertical
- {s} dikey
Bu direk oldukça dikey değil.
-That pole is not quite vertical.
X ekseni yatay eksendir ve Y ekseni dikey eksendir.
-The X-axis is the horizontal axis and the Y-axis is the vertical axis.
- vertical
- {s} dik
Kağıt üzerinde bazı dikey çizgiler çizdi.
-He drew some vertical lines on the paper.
Uçurum neredeyse diktir.
-The cliff is almost vertical.
- vertical
- {i} dikey düzlem
- vertical
- (Tıp) vertlkal
- vertical
- amudi
- vertical
- şakuli
- vertical
- {i} dikey çizgi
Mary dikey çizgili giysiler giymekten hoşlanır çünkü onların daha ince gösterdiğini duymuş.
-Mary likes to wear clothes with vertical stripes, because she heard they make you look thinner.
Kağıt üzerinde bazı dikey çizgiler çizdi.
-He drew some vertical lines on the paper.
- vertical
- ufuk düzlemine dikey olan büyük daire
- vertical
- tam tepede olan
- vertical
- {i} düşey doğru
- vertical
- {i} düşey düzlem
- vertical
- (sıfat) dikey, düşey, dik, tepede olan
- vertical
- (Tıp) kafa tepesi ile ilgili
- vertical
- dikey düzlem/dikey çizgi
Related Terms
English - English
Definition of a high obstacle in English English dictionary
- vertical
a high obstacle
Hyphenation
a high ob·sta·cleTurkish pronunciation
ı hay äbstıkılPronunciation
/ə ˈhī ˈäbstəkəl/ /ə ˈhaɪ ˈɑːbstəkəl/
Resimler
Favorites