a heterosexual

listen to the pronunciation of a heterosexual
English - Turkish

Definition of a heterosexual in English Turkish dictionary

straight
(sıfat) düz, dik, doğru, karşı cinse ilgi duyan, dümdüz, dosdoğru, direkt, düzgün, dürüst, güvenilir, sek, katışıksız, iskontosuz, orijinal(piyes), sıradan
straight
düz

Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var. - Also Felicja has blonde straight hair.

Lidia'nın sarı düz saçları var. - Lidia has blonde straight hair.

straight
heteroseksüel

Heteroseksüel misin yoksa homoseksüel mi? Ben heteroseksüelim. - Are you straight or gay? I'm straight.

Mario, bana eşcinsel demekten vazgeç! Ben heteroseksüelim! - Mario, stop calling me gay! I'm straight!

straight
saf
heterosexual
zıtcinsel
heterosexual
heteroseksüel

Sami heteroseksüeldi. - Sami was heterosexual.

straight
tutucu
straight
doğru

Bize doğru yolu göster. - Show us the straight path.

O kelimelerin doğruca kalbinden geldiğini söyledi. - He said the words came straight from his heart.

straight
eski kafalı
straight
direkt

İşten sonra direkt eve giderim. - I go straight home after work.

Direkt eve gideceğim. - I'll go straight home.

straight
(içki) sek
straight
dosdoğru

O, dosdoğru bana doğru geldi. - He came straight up to me.

Tom dosdoğru bakarken tek başına oturuyordu. - Tom sat alone, staring straight ahead.

heterosexual
Heteroseksüel ya da düzcinsel, duygusal ve/veya cinsel yönelimi karşı cinsine dönük olan canlı. Dışı ise erkekten, erkek ise dişiden hoşlanan canlıdır. Heteroseksüel cinsel ilişki, üremenin tek doğal yoludur ve her toplumda normal olarak karşılanır
straight
(Oyunlar) (Poker) Kent: farklı renklerden ardışık sıralı 5 kart
heterosexual
{s} karşı cinse ilgi duyan
heterosexual
(Tıp) Karşıt cinse ilgi duyan8
heterosexual
{i} karşı cinse ilgi duyan kimse
heterosexual
{s} karşı cinse ait
straight
(zarf) düz, doğru, dümdüz, dosdoğru, dik olarak, doğruca, direkt olarak, doğru olarak, doğrudan doğruya, düzenli biçimde, tam, tam olarak
straight
tam olarak
straight
fark gözetmez
straight
{s} sıradan
straight
{s} doğru, yalan olmayan: a straight answer doğru bir cevap
straight
direkt olarak
straight
{i} uyuşturucu kullanmayan kimse
straight
müstakim
straight
tam

Tom tam karşıda bakarken tek başına oturuyordu. - Tom sat alone, staring straight ahead.

O, tamamen gülmeyen bir suratla fıkra anlattı. - She told the joke with a completely straight face.

English - English
straight
hetty
heterosexual
Sexually attracted to members of the opposite sex
heterosexual
A heterosexual organism, especially a human
Heterosexual
het
Heterosexual
hetty
heterosexual
a heterosexual person; someone having a sexual orientation to persons of the opposite sex
heterosexual
{i} one who is sexually attracted to a member or members of the opposite sex
heterosexual
a heterosexual person; someone having a sexual orientation to persons of the opposite sex sexually attracted to members of the opposite sex
heterosexual
A heterosexual relationship is a sexual relationship between a man and a woman
heterosexual
Someone who is heterosexual is sexually attracted to people of the opposite sex. Heterosexual is also a noun. In Denmark the age of consent is fifteen for both heterosexuals and homosexuals. + heterosexuality hetero·sexu·al·ity a challenge to the assumption that heterosexuality was `normal'. sexually attracted to people of the opposite sex = straight bisexual, homosexual homosexual
heterosexual
{s} sexually attracted to a member or members of the opposite sex; of or pertaining to both sexes
a heterosexual

    Hyphenation

    a he·ter·o·sex·u·al

    Turkish pronunciation

    ı hetırōsekşıwıl

    Pronunciation

    /ə ˌhetərōˈseksʜəwəl/ /ə ˌhɛtɜroʊˈsɛkʃəwəl/
Favorites