We're both in the hat, let's hope we come up against each other.
My mother was wearing several hats in the early fifties: hostess, scout, wife, and mother.
I called her, but the line was busy.
- Onu aradım, ancak hat meşguldü.
Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.
- Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.
From which track does the train to Higashi-Kakogawa leave?
- Tren hangi hattan Higashi-Kakogava' ya hareket eder?
He crosses the railroad tracks every morning.
- Her sabah tren hatlarını geçer.
Don't hesitate to send a note if you observe an error.
- Hata görürsen bir not göndermekten çekinme.
Though Tom's English seems quite good at times, he doesn't seem to know his limitations and it's impossible to convince him that he's wrong when he makes a mistake.
- Tom'un İngilizcesi zaman zaman oldukça iyi görünsede, o sınırlarını biliyor gibi görünmüyor ve o bir hata yaptığında onu hatalı olduğuna ikna etmek imkansızdır.
When writing English, she rarely makes a mistake.
- İngilizce yazarken, nadiren hata yapar.
I remember writing to her.
- Ona yazdığımı hatırlıyorum.
... hat for Poker Face. ...
... gone because my hat hat like that have to pay his debts ...