Onun konuşması izleyiciyi tahrik etti.
- Her speech moved the audience.
Heyecanlı izleyici konser salonuna koştu.
- The excited audience ran into the concert hall.
Bütün seyirciler heyecanlandı.
- All the audience was excited.
Seyircilerin hepsi yabancıydı.
- The audience were all foreigners.
Titanik filmi tüm dünyada izleyicilere taşındı.
- The movie Titanic moved audiences around the world.
Bu film tüm dünyada izleyicilere taşındı.
- This film moved audiences around the world.
Konuşmacı mesajını dinleyicilere anlatamadı.
- The lecturer couldn't get his message across to the audience.
Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.
- The speech deeply affected the audience.
Seyirci kitlesi onu destekledi.
- The mass of the audience supported him.
Romancı büyük bir okuyucu kitlesiyle konuştu.
- The novelist talked to a large audience.
Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.
- Madonna's concert drew a large audience.
Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.
- The speech deeply affected the audience.
Romancı büyük bir okuyucu kitlesiyle konuştu.
- The novelist talked to a large audience.