a great deal; more than; considerably; very; to a great extent

listen to the pronunciation of a great deal; more than; considerably; very; to a great extent
English - Turkish

Definition of a great deal; more than; considerably; very; to a great extent in English Turkish dictionary

much
çok

Ben görünce çok korktum. - I was much frightened at the sight.

John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç. - John is not as old as Bill; he is much younger.

much
{i} çok şey

Tom'un zebralarla ilgili çok şey bildiğine dair bir fikrim yoktu. - I had no idea that Tom knew so much about zebras.

İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir. - That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.

much
fazlaca
much
pek

Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor. - Between you and me, Tom's idea doesn't appeal to me very much.

Tom ve Mary'nin pek çok ortak şeyleri yoktur. - Tom and Mary don't have much in common.

much
belirli bir miktar
much
aşağı yukarı

Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar? - About how much would it cost to have this chair repaired?

Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır? - How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?

much
ziyade
much
köp

Büyük bir köprü değildi. - It wasn't much of a bridge.

Ben köpekleri çok severim. - I like dogs very much.

much
hemen hemen

Hasta dünkü durumuyla hemen hemen aynı. - The patient is much the same as yesterday.

Bilmen gereken her şey hemen hemen bu. - That's pretty much everything you need to know.

much
klymet vermek
much
{s} çok, epey, hayli, pek: I'm feeling much
much
çokça
much
önemli şey
much
make much of çok önem vermek
much
(sıfat) çok, fazla, hayli
much
fazla derecede
much
çok miktarda şey
much
büyük kısım
English - English
much
a great deal; more than; considerably; very; to a great extent
Favorites