a gemstone, a jewel, especially a diamond

listen to the pronunciation of a gemstone, a jewel, especially a diamond
English - Turkish

Definition of a gemstone, a jewel, especially a diamond in English Turkish dictionary

stone
{i} dolu tanesi
stone
{i} çekirdek (meyve)
stone
erbezi
stone
enemek
stone
taşa tutmak
stone
çekirdeğini çıkarmak
stone
meyve çekirdeği
stone
{i} mezar taşı
stone
kâgir
stone
{i} (böbrekte/safrada oluşan) taş
stone
{f} taşlamak, taşa tutmak
stone
kaya

Eğer bitkiler ve taşlar suda ise o zaman bu olur: bitkiler yüzer ve kayalar batar. - If plants and stones are in the water then this will happen: the plants float and the rocks sink.

Tom bir kayanın üzerine oturdu ve ayakkabısından bir taş çıkardı. - Tom sat down on a rock and removed a stone from his shoe.

stone
mesane taşı
stone
taştan yapılmış şey
stone
stone crusher taş kırma makinası
stone
{f} taş döşemek
stone
meyva çekirdeği
stone
(Tıp) 14 librelik ağırlık ölçüsü
English - English
stone
a gemstone, a jewel, especially a diamond
Favorites