Futbol eski bir oyundur.
- Soccer is an old game.
Futbol eski bir oyundur.
- Football is an old game.
O ormanda birçok büyük av hayvanı var.
- There's a lot of big game in that forest.
Takımınızın maçı kazandığına memnun oldum.
- I'm glad that your team won the game.
Televizyondaki futbol maçını izledin mi?
- Did you watch the soccer game on television?
Alçakgönüllülük olmadan, yiğitlik tehlikeli bir oyundur.
- Without humility, courage is a dangerous game.
Oyunculardan biri oyun sırasında sakatlandı.
- One of the players was hurt during the game.
Bu oyun seni kötü gelincik sürülerine karşı savaştırır.
- This game has you battle against hordes of evil stoats.
Tom damada Mary'yi yendi.
- Tom beat Mary at checkers.
O günlerde, dama oynamayı severdim.
- Back in those days, I loved to play checkers.
Bir sonraki oyunu kazanmaya istekliler.
- They are eager to win the next game.
Annesi ona akşam yemeği için hazırlanmasını söylemesine rağmen Tom oyununu oynamaya devam etti.
- Even though his mother told him to get ready for dinner, Tom continued playing his game.
Bugünkü oyun için hazır mısın?
- Are you ready for today's game?
Partide pek çok oyun oynadık.
- We played a lot of games at the party.
Gerçekten hiç oyun planım olmadı.
- I never really had any game plan.
Buradaki oyun planı nedir?
- What's the game plan here?
Yağmur yağsa bile karşılaşma yapılır.
- The game will be held even if it rains.
Hızlı bir dama oyunu için vaktiniz var mı?
- Do you have time for a quick game of checkers?
Dama oyunu oynuyorlardı.
- They were playing a game of checkers.
Joe brought his A game to the match.
I'm game, would you like to tell me how ? - From the computer game Adventure.
The forest has plenty of game.
Shall we play a game?.
He didn't get anywhere with her because he had no game.''.
... It can, for that 90 minutes of a game, it takes them away ...
... the game here in the U.S., and also where my family was ...