Ben zehir yerine darağacını seçersem, ölmeden önce kısa bir süre için acı çekeceğim.
- If I choose the gallows instead of the poison, I'll suffer for a shorter amount of time before dying.
Yolun sağ çatalına gittim.
- I took the right fork of the road.
Lütfen bize iki bıçak ve dört çatal verin.
- Give us two knives and four forks, please.
Suçlu idam sehpasına gönderildi.
- The criminal was sent to the gallows.
Dün aldığım bu masa çok büyük.
- This desk, which I bought yesterday, is very big.
Ona, gömlek cebine sığmayacak kadar büyük bir kamera aldım.
- She bought him a camera that was too big to fit in his shirt pocket.
Yeni bir mikro dalga fırın almamızın zamanı geldi de geçti.
- It is about time we bought a new microwave oven.
Mary Tom'a Dale Carnegie tarafından yazılmış Nasıl dost kazanılır ve insanları nasıl etkilersin'in bir kopyasını satın aldı.
- Mary bought Tom a copy of How to Win Friends and Influence People, by Dale Carnegie.