Ben zehir yerine darağacını seçersem, ölmeden önce kısa bir süre için acı çekeceğim.
- If I choose the gallows instead of the poison, I'll suffer for a shorter amount of time before dying.
Tom büyük bir çatalla patatesleri püre yaptı.
- Tom mashed the potatoes with a large fork.
Bir çatal alabilir miyiz?
- Could we have a fork?
Suçlu idam sehpasına gönderildi.
- The criminal was sent to the gallows.
Dün aldığım bu masa çok büyük.
- This desk, which I bought yesterday, is very big.
Büyükbabası ona pahalı bir oyuncak aldı.
- His grandfather bought him the expensive toy.
Mary Tom'a Dale Carnegie tarafından yazılmış Nasıl dost kazanılır ve insanları nasıl etkilersin'in bir kopyasını satın aldı.
- Mary bought Tom a copy of How to Win Friends and Influence People, by Dale Carnegie.
Yeni bir mikro dalga fırın almamızın zamanı geldi de geçti.
- It is about time we bought a new microwave oven.