English - Turkish
Definition of a fragment of any solid substance; a thick piece in English Turkish dictionary
- junk
- atılacak eşyalar
- junk
- hurda malzeme
- junk
- ıskarta mal
- junk
- ıskartaya çıkarmak
- junk
- kalitesiz
- junk
- hurda
O hurdayı öyle yüksek bir fiyata gerçekten sattığına inanamıyorum.
-I can't believe that you really sold that junk for such a high price.
Tom bir sürü hurda biriktirdi.
-Tom has accumulated a lot of junk.
- junk
- pılı pırtı
- junk
- ıvır zıvır
Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
-There's nothing in here but a lot of useless junk.
Bütün bu ıvır zıvırdan kurtulabilir misin?
-Could you get rid of all this junk?
- junk
- {i} argo uyuşturucu maddeler
- junk
- {i} hurda demir
- junk
- {f} ıskartaya ayırmak
- junk
- (isim) çöp, değersiz şey, hurda demir, ıvır zıvır, döküntü, hurda, esrar, uyuşturucu, çin yelkenlisi
- junk
- {i} atılacak eşyalar; hurdalar: That car's a piece of junk. O arabanın hurdası çıkmış
- junk
- süprüntü
- junk
- {i} esrar
Kuzenim bir esrarkeştir.
-My cousin is a junkie.
- junk
- {f} atmak
- junk
- çinli`lere özgü altı düz yelkenli gemi
- junk
- junk dealer eski eşya satıcısı
- junk
- hurda,kırpıntı
- junk
- {i} değersiz şey
Sen hiç bu değersiz şeyin bazılarından kurtulmayı düşündün mü?
-Have you ever considered getting rid of some of this junk?
Related Terms
English - English
Definition of a fragment of any solid substance; a thick piece in English English dictionary
- junk
a fragment of any solid substance; a thick piece
Hyphenation
a frag·ment of a·ny sol·id substance; a thick piecePronunciation
Resimler
History
Favorites