Onunla görüşmek istiyorum.
- I'd like to interview him.
Tom'la görüşmek istiyorum.
- I'd like to interview Tom.
Zamanımız bitti ve röportajı kısa kesmek zorunda kaldım.
- We ran out of time and had to cut short the interview.
O, bir röportaj yapmayı reddetti.
- He refused to give an interview.
Umarım mülakat yararlı olur.
- I hope the interview would be of profit.
Gelecek hafta bir mülakata gelmek ister misin?
- Would you like to come in for an interview next week?
Dün mülakatın nasıldı?
- How was your interview yesterday?
Mülâkat iyi geçti mi?
- Did the interview go well?
Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.
- In addition, I have to interview a professor.
Yarın öğleden sonra ikide bir iş görüşmem var.
- I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon.
Bu gece bir röportaj yapmak zorunda kalacağım.
- Tonight, I'll have to do an interview.
Onlarla röportaj yapmak isterim.
- I'd like to interview them.
Tom'la TV'de röportaj yapılıyor.
- Tom is being interviewed on TV.
Tom Mary ile röportaj yaptı.
- Tom interviewed Mary.
Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.
- In addition, I have to interview a professor.
İş için görüştüğüm ilk adamdı.
- He was the first man I interviewed for the job.
It was a dreadful interview; I have no hope of getting the job.