Tarla kır çiçekleriyle dolu.
- The field is full of wild flowers.
Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.
- Some people are working in the fields.
Tom'un çalışma alanı hukuktur.
- Tom's field of study is law.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
- Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Saha gezisini çok eğitici buldum.
- I found the field trip very educational.
O bizim beyzbol sahamızdır.
- That is our baseball field.
Yaralı askerler savaş alanında bırakıldı.
- The wounded soldiers were left in the field.
Tom'un çalışma alanı hukuktur.
- Tom's field of study is law.
Benim çalışma alanım dilbilimdir.
- My field of study is linguistics.
Sığırlar kırsalda otlanıyorlar.
- Cattle were grazing in the field.
Kırsalda altı koyun vardı.
- There were six sheep in the field.
Her yıl, tropikal yağmur ormanlarından 27.000.000 dönüm imha edilir.
- Each year, twenty-seven million acres of the tropical rainforests are destroyed.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Tom birkaç akre araziye sahiptir.
- Tom owns several acres of land.
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
Onlar bir Amerikan sahra hastanesine tahliye ediliyorlar.
- They are evacuated to an American field hospital.
Arazi güzel yeşil çimlerle kaplıdır.
- The field is covered in nice green grass.
Dünyada dağlar, ormanlar, tarım arazileri, hayvanlar ve insanlar vardır.
- Earth has mountains, forests, fields, animals and people.
Şehrin yaklaşık 3 mil dışında 30 İngiliz dönümü arazim var.
- I own 30 acres of land about 3 miles out of town.
Meralarda dolaşmayı severim.
- I like to roam about the fields.
O benim çalışma alanım değil.
- That is not my field of work.
Tom'un çalışma alanı hukuktur.
- Tom's field of study is law.
Bilgisayarlar her yeri işgal etti.
- Computers have invaded every field.
İnek çayırda otluyor.
- The cow is grazing in the field.
Tom Mary'nin Fransızcayı nasıl bu kadar iyi öğrendiğini merak ediyordu.
- Tom wondered how Mary had learned to speak French so well.
Tom'un Mary'den ayrıldığına pişman olup olmadığını merak ediyorum.
- I wonder if Tom ever regrets leaving Mary.
soccer field.
The set of rational numbers, \mathbb{Q}, is the prototypical field.
gold field or goldfield.
He was an expert in the field of Chinese history.
She will field questions immediately after her presentation.
... Unified Field Theory: A Theory of Everything ...
... trajectories of objects moving under an inverse square force field, and that's what Isaac ...