a favorable opportunity; a convenient or timely chance

listen to the pronunciation of a favorable opportunity; a convenient or timely chance
English - Turkish

Definition of a favorable opportunity; a convenient or timely chance in English Turkish dictionary

occasion
{i} durum

Onun hikayesi durum için uygun değildi. - His story wasn't appropriate for the occasion.

Başka bir durum için onu ayıralım. - Let's reserve that for another occasion.

occasion
olay

Bugünkü büyük olay nedir? - What's the big occasion today?

occasion
önemli gün
occasion
lüzum
occasion
sıra

Yarın ara sıra sağanaklar olabilir. - Occasional showers are possible tomorrow.

Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir. - Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.

occasion
münasebet
occasion
on occasion ara sıra
occasion
{i} gerek, lüzum
occasion
elverişli durum
occasion
sebep/durum/sıra/fırsat
occasion
{i} zaman: I wasn't there on that occasion. O zaman orada değildim
occasion
gereklik
occasion
{i} özel durum

Ben sadece özel durumlarda kravat takarım. - I only wear a tie on special occasions.

Özel durumlar dışında asla içmez. - He never drinks except on special occasions.

occasion
{i} neden
occasion
{i} neden, sebep
occasion
{i} mahal
occasion
fırsat düştükçe
occasion
(isim) ortam, mahal, özel durum, durum, fırsat, neden, sebep, uygun zaman, sıra
occasion
{i} uygun zaman
English - English
occasion

At this point, she seized the occasion to make her own observation.

a favorable opportunity; a convenient or timely chance
Favorites