Ailenizin bir Japon arabasına sahip olduğuna şaşırdım.
- I am surprised that your family has a Japanese car.
Neredeyse her ailede televizyon var.
- Practically every family has a TV.
O büyük bir aileye ait.
- He belongs to a big family.
Onların soyadı posta kutusunda yazılıdır.
- Their family name is written on their mailbox.
Herhangi biri Tom'un soyadını biliyor mu?
- Does anyone know Tom's family name?
Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.
- When we think of the traditional roles of men and women in society, we think of husbands supporting the family, and wives taking care of the house and children.
Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.
- We will divide the large area of family land equally between our children.
Sami ailesini kandırdı.
- Sami fooled his family.
O yoksul aile her ay kıt kanaat geçiniyor.
- That poor family lives from hand to mouth every month.
Our family lives in town.