Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a factory or other industrial or institutional building or facility

listen to the pronunciation of a factory or other industrial or institutional building or facility
English - Turkish

Definition of a factory or other industrial or institutional building or facility in English Turkish dictionary

plant
{f} dikmek (bitki)
plant
bitkilendirmek
plant
(Tıp) plant
plant
yerleştirmek (bomba vb)
plant
(çalınan ya da yasak bir şeyi) kiminse üzerine saklayıp onu suçlu göstermek
plant
demirhane
plant
{i} bitki

Soğuk hava birçok bitkinin çiçek açmasını engeller. - Cold weather keeps many plants from blooming.

Bitkiler olmasaydı, biz yaşayamazdık. - If it were not for plants, we wouldn't be able to live.

plant
Casus

The new guy turned out to be a plant.

plant
Bir tesisiste üretilip, paketlenmiş (plant mılk)
plant
{i} argo hile, oyun, tuzak
plant
{i} bitki, ot
plant
(isim) bitki, dikme, tesis, işletme, fabrika, malzemeler, demirbaş, dolandırıcılık, hile, ihbarcı, fidan
plant
atelye
plant
{f} ekmek

Annem bahçeye çiçek ekmekle meşgul. - My mother is busy planting flowers in the garden.

Nisan ayı sebze tohumlarınızın çoğunu ekmek için en iyi zamandır. - April is the best time to plant most of your vegetable seeds.

plant
{i} fabrika

Babası bir traktör sürücüsüydü ve annesi bir tekstil fabrikasında çalıştı. - Her father was a tractor driver and her mother worked in a textile plant.

Valentina sekiz yaşındayken 1945 yılında okula başladı. O, 1953 yılında bir tekstil fabrikasında çalışmaya başlamak için okulu bıraktı. - Valentina started school in 1945 when she was eight years old. She left school to begin working in a textile plant in 1953.

plant
{i} seyircilerin arasında oturup rol yapan
plant
hile oyun
plant
{i} teçhizat
plant
(fiil) dikmek, ekmek, koymak, yeşillendirmek, ağaçlandırmak, kurmak, dikmek (bitki), ağaç olmak, kök salmak, aşılamak (fikir), indirmek, yapıştırmak, çarpmak, vurmak, adam koymak, saklamak, gizlemek, yüklemek, yutturmak, bırakmak
English - English
plant
a factory or other industrial or institutional building or facility

    Hyphenation

    a fac·to·ry or oth·er in·dus·tri·al or in·sti·tu·tion·al build·ing or fa·ci·li·ty

    Turkish pronunciation

    ı fäktıri ır ʌdhır îndʌstriıl ır înstîtuşınıl bîldîng ır fısîlîti

    Pronunciation

    /ə ˈfaktərē ər ˈəᴛʜər ənˈdəstrēəl ər ˌənstəˈto͞osʜənəl ˈbəldəɴɢ ər fəˈsələtē/ /ə ˈfæktɜriː ɜr ˈʌðɜr ɪnˈdʌstriːəl ɜr ˌɪnstɪˈtuːʃənəl ˈbɪldɪŋ ɜr fəˈsɪlɪtiː/
Favorites