Definition of a fable; a short tale, especially one of many making up a larger work in English Turkish dictionary
- novel
- roman
Romanın son sayfasını henüz okumadım.
-I haven't read the final page of the novel yet.
Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür.
-His novels are popular among young people.
- novel
- (isim) roman
- novel
- {s} orijinal, değişik, alışılmışın dışında olan
- novel
- değişik
- novel
- orijinal
- novel
- (Gıda) yeni geliştirilen
- novel
- tuhaf
- novel
- alışılmamış
- novel
- yeni
Yeni romanı gelecek ay piyasaya çıkacak.
-His new novel will come out next month.
Sizin için yeni olan birçok şeyi göstermeme izin verin.
-Let me show you many things which will be novel to you.
- novel
- Alışılmışın dışında, özgün, kendine has
A novel understanding.
- novel
- novelist romancı
- novel
- {s} yeni çıkmış
- novel
- {s} acayip
- novel
- alışılmışın dışında
- novel
- roman yazarı
İyi bir doktor olmasının yanı sıra, o çok ünlü bir roman yazarıydı.
-In addition to being a doctor, he was a very famous novelist.
Roman yazarı çalışma için malzemeleri topladı.
-The novelist gathered materials for his work.
Related Terms
Definition of a fable; a short tale, especially one of many making up a larger work in English English dictionary
- novel
merry tales such as the old woman told of Psyche in Apuleius, Boccace novels, and the rest, quarum auditione pueri delectantur, senes narratione, which some delight to hear, some to tell, all are well pleased with.