Definition of a disastrous event, especially one involving great loss of life or injury in English Turkish dictionary
- tragedy
- felaket
Savaşın felaketi unutulmamalı.
-The tragedy of war must not be forgotten.
- tragedy
- facia
ABD'nin Irakta yaptığı şey hakkında çok üzgünüm. Bu savaş herkes için bir faciaydı.
-I'm very sorry about what the U.S. has done in Iraq. This war has been a tragedy for everyone.
Dua ve dileklerim bu korkunç faciadan tüm etkilenmişler için.
-My thoughts and prayers are with all those who were affected by this terrible tragedy.
- tragedy
- {i} facia, çok üzüntü veren acıklı olay
- tragedy
- {i} tiy. trajedi, tragedya, facia, ağlatı
- tragedy
- {i} trajedi
Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
-Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.
Yetenekli dedektif trajedinin nedenini araştırmak üzere atanmıştır.
-The capable detective was assigned to investigate the cause of the tragedy.
- tragedy
- (Sosyoloji, Toplumbilim) ağlatı
- tragedy
- {i} felâket
Savaşın felaketi unutulmamalı.
-The tragedy of war must not be forgotten.
Related Terms
Definition of a disastrous event, especially one involving great loss of life or injury in English English dictionary
- tragedy