Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.
- We thought we would write out the directions, in case you got lost.
Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
- A dreary landscape spread out for miles in all directions.
Tom Mary'ye evine giden istikametleri verdi.
- Tom gave Mary directions to his house.
Yangın istikametinde koşturduk.
- We hurried in the direction of the fire.
İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.
- According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.
Keşke onun emirlerine itaat etseydim.
- I wish I had obeyed his directions.
Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
- Please follow the nurse's directions.
İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Kuşlar dört bir yana uçuştu.
- The birds flew away in all directions.
Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.
- By mistake I boarded a train going in the opposite direction.
Tom en yakın hastaneye yönlendirmeler istedi.
- Tom asked for directions to the nearest hospital.
İlaçlar sadece bir doktorun yönlendirmesiyle kullanılmalıydı.
- Drugs should be used only at the direction of a doctor.
Suriye rejim değişikliğinden sonra hangi yönde gelişecek?
- In which direction will Syria develop after the regime change?
Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
- A dreary landscape spread out for miles in all directions.
Ben aynı yöne gidiyorum. Gel benimle. Seni oraya götüreceğim.
- I am going in the same direction. Come with me. I will take you there.
Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
Tayfun batı yönünde hareket etti.
- The typhoon moved in a westerly direction.
Ben arkadaşımın gösterdiği yönde gittim.
- I went in the direction my friend indicated.
Kuzey güneyden zıt yöndedir.
- North is the opposite direction from south.
Senin için talimatları yazdım.
- Let me write down the directions for you.
Tom sahne talimatlarını takip etmedi.
- Tom didn't follow stage directions.
Sahne yönetimi ne önerir?
- What do the stage directions suggest?
The screenplay was good, but the direction was weak.
Her aunt Leonella was still at Cordova, and she knew not her direction.
The trombonist looked to the bandleader for direction.
Keep going in the same direction.
... And some of them point towards one direction. ...
... direction of--of reducing our nuclear stockpiles, but Iran and North Korea and countries like ...